Eksik borç defi mi itiraz mı ?

Deniz

New member
**Eksik Borç Defi mi, İtiraz mı? Bir Hikaye Üzerinden Duygusal Bir İkilem**

Merhaba forumdaşlar,

Bugün sizlere kalbimi çok derinden sarsan bir hikâye paylaşmak istiyorum. Hem bir soruya, hem de bir duygusal yolculuğa çıkacağımız bir hikâye… Adeta bir çözümün peşinden koşan, ama başka bir çözüm için de kendini kaybeden iki karakterin çelişkisini anlatmak istiyorum. Eğer bu hikâye size bir şeyler çağrıştırırsa, düşüncelerinizi paylaşmanızı çok isterim. Haydi, başlayalım…

---

Bir zamanlar, adı Zeynep olan bir kadın ve Mehmet adında bir adam vardı. İkisi de farklı dünyaların insanlarıydılar; birinin dünyasında borçlar, çözüm arayışları ve stratejiler vardı, diğerinin ise duygular, haklar ve ilişkiler ön plandaydı. Zeynep, bir avukat olarak çözüm arayışına her zaman soğukkanlı ve mantıklı yaklaşırdı, Mehmet ise en başta duygusal bir insan olarak, ilişkilerdeki kırılmaların önüne geçmek için hep empatik ve anlayışlı olmayı tercih ederdi.

Zeynep, bir gün, eski bir dostundan aldığı borçla ilgili bir durumla karşı karşıya kaldı. Borç oldukça büyümüştü ve Mehmet, Zeynep’in eski dostuyla ilgili bir sorunu çözmek için her şeyin hesabını yapmaya karar vermişti. Zeynep’in kararsız olduğu anlarda Mehmet, konuyu mantıklı bir şekilde ele alıp defterden silmek için çözüm önerileri sundu. Ancak Zeynep’in içindeki duygusal ağırlık, borcun ödenmemiş olmasının kendisinde yarattığı hayal kırıklığına odaklanıyordu.

**Zeynep'in Empatik Yaklaşımı: Borç ve İlişkiler Arasındaki İnce Çizgi**

Zeynep için mesele yalnızca borcun ödenmesi meselesi değildi. Bunu bir hesaplaşma, bir ilişkiyi yitirme olarak görüyordu. "Evet, belki borç ödenmeli," diye düşündü, "ama aynı zamanda eski dostumun da beni anladığını, güvenimi boşa çıkarmadığını hissetmeliyim." Zeynep’in empatik yaklaşımı, borçtan daha fazlasını içeriyordu; güven, samimiyet, ve bir ilişkiyi koruma isteği.

Ona göre, borcun ödenmemesi, dostluğun sona ermesi demekti. Her gün o kadar fazla kişi hayatımızı sorgularken, sevdiklerimizin bizi umursamıyor olması ne kadar acı vericiydi. Zeynep, paradan daha çok bir dostluk kaybını, güvenin sarsılmasını düşünüyordu. Ve o anda bir karar verdi: “Eğer borç ödenmezse, ilişkimiz de sona erer.” Ama Zeynep bir adım daha atmayı, belki de itiraz etmeyi, dostuna haksızlık yapmadan durumu sonlandırmayı düşündü. Her şeyin doğru bir şekilde yapılması gerektiğini hissediyordu.

**Mehmet’in Çözüm Odaklı Bakışı: Borcu Silmek Mi, Yoksa İtiraz Etmek Mi?**

Mehmet, Zeynep’in duygusal yaklaşımını anlamıyor değildi; fakat onun bakış açısı daha farklıydı. O, sadece borcu bir an önce çözmeyi ve bir sonraki adıma geçmeyi istiyordu. "Bunlar sadece rakamlar," dedi Mehmet, "Bir defter gibi, geçmişte kalan bir hata." Onun için mesele, ilişkiler değil, borçtu. Eğer bu borç, yasal olarak çözülürse, dostluk da yeniden kurulabilirdi.

Mehmet'in çözüm odaklı yaklaşımı, birçok kişiye göre mantıklıydı. Sonuçta borç, bir anlaşmaydı, her şey bir kural içinde halledilebilirdi. Ama Zeynep, bu kadar basit düşünemedi. "Bu sadece rakam değil," diye düşündü Zeynep. "Bunun ardında yıllar süren bir dostluk var, ve yılların sonunda sonlanması kolay değil."

Mehmet, Zeynep’e sürekli şunu öneriyordu: “Bu borcu silip, eski dostunu affet. Bizim yapmamız gereken tek şey çözüm bulmak, itiraz etmeyip bu konuyu kapatmak." Ama Zeynep, Mehmet’in önerilerini kabul etmekte zorlanıyordu. Her şeyin bir bedeli olmalıydı, ve belki de bu bedel, kaybolan bir dostluğun yerine geri gelmeyecek olan bir güvenin kırılmasıydı.

**Sona Doğru: Hangi Yolu Seçmeli?**

Bir akşam, Zeynep ve Mehmet bir araya geldi. Borç hala ödenmemişti ve bir karar vermek zorundaydılar. Mehmet, Zeynep’e “Defi yapalım,” dedi, “Borcu sildiğimizde, geçmişi bırakabiliriz.” Ancak Zeynep bir an durdu, gözlerinde derin bir yalnızlık vardı. “Peki ya itiraz etmezsek, dostumun gözlerindeki pişmanlık nasıl olacak?” diye sordu.

Zeynep, duygularını bırakıp sadece bir borcu değil, bir ilişkiyi de kaybetme riskiyle karşı karşıyaydı. Ve bir anda kararını verdi: “Ben bu durumda dostumla bir yüzleşme yapmalı, duygusal olarak ne hissettiğimi paylaşmalıyım.” Mehmet, Zeynep’in bu kararını biraz garipsemiş olsa da, onun duygusal yaklaşımını da takdir etti. “Eğer bu senin için en doğrusuysa, ben de seni desteklerim,” dedi.

Bazen, borçlar sadece rakamlarla hesaplanamaz. Bir ilişkide, empati ve güvenin anlamı, hesaplardan çok daha derindir. Zeynep, bu borcu ödeme değil, yaşadığı duygusal süreci çözmeyi seçmişti. Mehmet ise sadece çözüm değil, ilişkisini de göz önünde bulundurmuştu.

**Sonuç: Hepimiz Farklıyız, Hepimiz Aynıyız**

Şimdi sizlere sorum şu: Zeynep gibi, bazen duygusal olarak çözüm aradığınızda, gerçekten neyi kaybettiğinizi fark edebiliyor musunuz? Yoksa Mehmet gibi, çözüm odaklı yaklaşıp bir an önce işleri halletmeyi mi tercih ediyorsunuz?

Hikâyemin özünü, bazen çözüm bulmanın, sadece bir tarafın mutlu olmasıyla sonlanmadığını anlatmaya çalıştım. Borçlar, sadece bir yazı değil, duyguların ve ilişkilerin çok derin bir kesişim noktasını oluşturuyor. İlişkilerde çözüm bulmak, bazen ödenmesi gereken borçtan çok daha fazlasını gerektirir. Peki, sizce bu iki yaklaşım arasında doğru olan hangisi?

Sizlerin de bu tür benzer bir durumla karşılaştığınızda nasıl bir yol izlediğiniz konusunda yorumlarınızı çok merak ediyorum. Hep birlikte bu konuda daha fazla fikir alışverişi yapalım, ne dersiniz?

---

Bu hikâyenin bir parçası olmayı isterseniz, yorumlarınızı bekliyorum!